Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

nerden geldim anKARaya

nerdne geldim nerelere gidicem diye kendi kendime şarkılar türküler söyleyip, buzzzzzzzzzz gibi çs de otururken nerden geldim ben brualara demeden edemedim. şu yazıyı beyaz eldivenlerimle yazıorum bu buz gibi ankarda tabiki saten gece kıyafeti elbisesi degil bildigin yün eldiven. buz gibi ya buralar annem babam sıcacık izmirlerinde yaşarken nerdne geldi,m ben ankaraya. kar heryeri kapladı dışarı çıkıp oynamayı geç dokunasım yok kara. dışarıya bakıpğ bakıp üşüyorum daha kafamı bile dışarıya çıkartmadan. bide nedir bu çs lerin durumu kuzu m hangar gibi kocamna yaparsanız ısınmaz tabi. çs de ilginç tipler beliriyor gitgide atkı bere elbdiven dolaşanlar gitgide artıyor, insanlar artık biriirleirni zorlukla tabnımaya başladılar. bu işin sonu hiç iyi değil. lütfen bizi kurtarın. son kalanlarız. herkes dondu. koordinatlarımızı veriyyyyyyyyyyyyyyyyyyy

Eleştirel Günlük: çelişkili kötü bir şiir

Eleştirel Günlük: çelişkili kötü bir şiir : "Nicedir arayıp da bulamadığım Arkadaş Özger’in bu şiirini nihayet buldum. Mutlaka paylaşmalıyım… kadercinin / kendine tapmadan önceki son -..."

çalışmamanın ezikliği

off içime sıkıntılar baısyor şu anda nükleer dersim başlamka üzere ama ben gidemiyorum çünkü yeterince çalışamadım erse. derste hocanın sorularını yanıtlayamamaktansa kaçmayı tercih ediyorum ki bu benim bu dersten alacağım notu keisn etkilicek. naısl bir derski sınav yok ödev yok sadece ders içindeki sorular ve katılım var. bu cidden master dersi ya kalbimi sıkıştırıyor şu anda üğstüne birde yapmadığım compt. ödevi gelince delircek gibi oluyorum.aynı zamanda nasıl ulaşılacağını dahi bilmediğim newtondan dosya indirmeye çalışırken hocadan yardım isteyememek. çünkü ne zamn gitsem sen bilirsin sen yaparsın dedikçe iyice eziliyorum.ç itiraf ediyorum ben bi bok bilmiyorum hiç bişeyde yapamıyorum.ne anlarım ben programlamadan. tamam nükleer fizik severim bilirim herşeyini nerdeyse ama derste konuşamıyorum. o masterlar nasıl havalşı öyle offffffff deliricem herşey elimde patlıcak gibi geliyo bu dönem master dersi o kadar da önemli değil ortalamamı etkilemicek desemde geleceğimi en çok etkiley

sounds of silence

hello darkness my old friend I come to talk with you again Because a vision softly creeping Left its seeds while I was sleeping And the vision that was planted in my brain Still remains Within the sound of silence In restless dreams I walked alone Narrow streets of cobblestone 'Neath the halo of a street lamp I turned my collar to the cold and damp When my eyes were stabbed by the flash of a neon light That split the night And touched the sound of silence And in the naked light I saw Ten thousand people, maybe more People talking without speaking People hearing without listening People writing songs that voices never share And no one dared Disturb the sound of silence "Fools", said I, "You do not know Silence like a cancer grows Hear my words that I might teach you Take my arms that I might reach you" But my words, like silent raindrops fell And echoed In the wells of silence And the people bowed and prayed To the neon god they m

sevmek daha mı zor ne

can dostum güzel insan burcucm dedi bunu bana sevmek ne zormuş aşıkken her şey çok daha kolaydı die. düşündümde cidden öel bişey sanırım sevmek aşıkken kendin için aşıksın, tamamen bencillik içeriyor sanki aşk. kendini mutlu etmeye çalışma çabaları var içinde,hatta abartan insanlar karşısındakileri üzdüğünü bile görmüyor kendilerini düşünmekten kararan gözleriyle. ama sevmek çok çok dah zor artı kendini mutluluğunu değil onu düşünüyorsun, onun mutlulugunubizim gibi bencil insan oğulları için resmen seviye atlıyorsun önce ben demiyorsun  ilk kez. atlaması zor bir seviye  hemde çok zor. nasıl olduda burcu o seviyeye ulaştı bilemiyorum, en ulaşır mıyım onuda bilemiyorum. gayet matematiksel geçen bir konuşmamızda kendi sevgilerimizi % hesabına dökerken hiç kimseye %100 veremeyişimiz uyandırdı bizi. kimseyi ölümüne sevemicek insanlarız biz kimse için delice bir şey yapamayacak, çünkü benciliz önce ben diyoruz, her normal insan gibi. ama o yaklaşmış bu sınıra hissettim bu sefer, belkide kabu

çalışmanın dayanılmaz hafifliği

sonunda dönem başladı ne çok özlemişim ders çalışmayı, şaka yapmıyorum bu arda. boş durmak hiç benim harcım bir iş değilmiş onu anladım geçen zaman içinde. aslında bu çalışma aşkımda birazda çalışırken yalnız olmanın verdiği bir mutluluk  var sanırım. çalışırken yalnızsın hiç kimse senin yanında yada beyninde değil ve beynini kendini vücudunu sadece kendin için sadece kendin kullanıyorsun. işte ben çalışmanın en çok bu kısmını seviyorum. kendimi bir yerlere kapatıp ders çalıştığımda kimse bu durumu sorgulamıyor. neden yanlızsın fln die. ama diğer zamanlarda yanlız dolaştığımda oturduğumda bir şeyler yaptığımda yanlızlığım bazen insanlar bazen de iç seslerim tarafından sorgulanıyor ve açıklama bulunamıyor. aslında hiç bi zaman diğer insanlara bağımlı omak istemedim her zaman yanlız yaşamanın beni geliştirdiğine inandım. yanlız alışveriş yaptım yanlız yemek yaptım(nadir de olsa yapıyorum, evet siz bilmiyorsunuz çünkü yanlız yapıyorum =)). bu aralar fark ettim ki bir topluluk içindeyim s

guitar hero

birde guitar hero deli birşey her hafta verilir o para ve o oyun oynanır. oyy insanın sahneye çıkası geliyor oyunu oynarken o değil de demeksitiyorum yine gösteri dünyasına mı katılsaydık acaba !!!

o değil de

o değil de beni bu havalar mahvedecek sanırım, feci durumdayın, gelmeyin üstüme patlarım. böle bi soğuk olamaz hemde sonbahar da ayrıca yazımı okuyan ve üzerine alınan arkdaşlarıma sesleniyorum. benim tarafımda olun kazanın destek bekliyorum biraz. bide oda arkdaşım feci fal bakıyo çarptı beni iki dakkada fala göre kalıcı bir hastalığa yakalancakmışım, bakalım şöle afilli bişi olsa bari.

cano kest

cano kest Answer here

summer summer :D laylaylomm hoppaşinanay :D

dostlar güzel insanlar bu yazıyı çok güzel bir manzaradan yazıyorum. ablamın balkonundan. 6 günlük nükleer yaz okulunu başarıyla bitirip belgemizi almış olmanın verdiği huzur var içimde. başarılı dediğim devam edebilme başarısı tabi ki :) ilk olarak bu kısa istanbul tatilimde beni yanlız bırakmayan bırbıra çok teşekkürlerimi sunuyorum. ilk kez keşke bitmese de bu insanlıktan uzak ormanlık arazide biraz daha kalsak dedim. ilk olarak dersler çok güzeldi içimiz dışımız time dependent Hartre- Fock method (TDHF) oldu meğersem ne çok önemliymiş bu yaklaşımlar. öyle dersler dinledimki insnaınn bırakın ulen ben çözecem bu sorunları diyesi geliyordu. bu arada fizikte yükselen teori DFT (density functional theory) yi de bir hayli inceleme fırsatım oldu. gerçekten zekice bir yaklaşım eger 2 den fazla parçacık olduğunda problemi toptan çözemiosan neden yoğunluklarını bulup bir yaklaşım hesaplamayalım ki gerçekten zekice. bunun üzerine kurulan potansiyel farklarıda önemli katkı sağlamış. beğendim s

gossip girl vs küçük sırlar

Resim
nasıl ya bu kdar kopyacılık olur küçük sırlar isimli dizi sanki bana gossip girl ü hatırlattı ki konusunu okuduğumdada yok artık dedeim oldu olucak bi lost da kopyalarsınız artık :) şimdi cast de hayranı olduğum chuck bass yerine burak özçivit oynuyormuş oynatmam :p serena van der woodsen yerine sinem kobal varmış eh hadi sarışınlıkları tutuyor en azından ama daha az tanıan daha güzel biri bulunabilrdi. ve diğer favorim blair valdorf yerine acemi cadı oynuyomuş, yapmayın etmeyin kızmı kalmadı ondna blair olurmu blair kadar güze lve seksi b irini bulsaydınız bari. neyse kanal d nin sitesinden aldığım dizinin konusu şöyle aktarılmış: " Sahip oldukları paranın, dolayısıyla sahip oldukları gücün sınırı yok. Hikayenin ana temaları; masumiyet, büyümek, sırlar ve popüler olmak, sevilmek ve hayatta kalmak için söylemek zorunda olduğumuz yalanlar. (gossiple nerdeyse aynı :) Masumiyet bütün karakterlerin hayatlarının farklı yerlerinde işlense de aslında en çok dizinin başkahramanı Su’nun

rakoun in santicas: gossip girl vs küçük sırlar

rakoun in santicas: gossip girl vs küçük sırlar

yaz için tavsiyeler :D

şimdi can canlar yaz geldi iyi güzel hoş ben yine kapattım kendimi eve sanki. gerçi düğünler yeni bitti de. of ne çetrefilli işler şu düğünler neyse bolca güldük eğlendik oynadık iyi oldu :D ee napıoruz bu yaz derken tam yapmak istedikleri aklıma geldi. deniz güneş flnii güzle hoş ama daha zaman var sanki şimdi sadece resim yapasım var gibi hobi yazı olsun bu yaz denize de gidelim resimde yapalım akordeonda çalalım. o kadar iştahlıyım ki o kadar boş zamana hasret kalmışım ki ne yapacağını şaşıran buldumcuklar gibi oldum. =) bi yandan yeni notalar indirirken bi yandan örnek resimler bakar oldum bilgisayardan. bi yandan da tuvalin tabanını boyuyorum :D kurusunda rasimime başlayabileyim artık. bu arda fark ettim ki ben hobilerim konusunda cimriyim yada tutucuyum sanırım. insanlar boyalarımı kullanırken içim gidiyor :D cimrilikte sınır yok dedim içimden :D bir insan boyalarına fırçasına bu kadar kıymet verir mi? vermez bence yenilenebilir şeyler çünkü ama benim içim gidio nasıl bir sevgiy

the final countdown

sonunda finallerde bitti. bende bittim. herşeyi zirvede bıraktım derken elimde patlayan sınav ve ödevlerimle ağlamaklı bir halde ortada kalakaldım. çok yoruldum çok. hiç bu kadar zorlamamıştım bünyemi. hiç bu kadar bilgisayarsız kalıpda ödev yapmaya çalışmamıştım hiç bi sınavda 50 puanlık yeri boş bırakmamıştım bu yıla kadar. tüm dönem içindeki sınavların hiçbirinden 55 i geçemedim. off off çok zor hayat bana. ama geldi yaz ayları gevşer gönül yayları diyerek. artık final haftasına noktayı koymuş bir uzatmalı öğrenci olarak.gelsin tatil gitsin tatil demek istiyorum. tatil=deniz=yüzmek=bronzzz=dinlen=kitap=müzik=dans=spor=sağlık (benim tatil tanımım) pek ibu tanımı ben ne kadar uygulayabileceğim çok merka ediyorum. nasıl olucak bu işler, çok yoruldum plan yapacak ible halim yok gidip bi ay yatmak istiyorum plan dahi yapmadan. amma velakin sınavların bitmesiyle planların başlaması bir oldu =))) şikayetçi değilim aslında illaki denize girme olayını türkiyede yapacak değilim zaten önemli
çok beğendim bu yazıyı, Roni margulies in herhangi bir yazısını bu kdar beğenebileceğimi düşünmüyordum. paylaşmakta fayda var sanırım. Dinsiz demek doğru olmaz belki ama, dine önem vermeyen bir ailenin çocuğu olduğum için, kendimi bildim bileli dinsiz olmuşumdur. Önce ateist sonra da sosyalist olurken aşmam gereken, aileden ve erken eğitimden gelen derin bir inancım zaten yoktu, hiç olmadı. Şimdi olduğumdan bile daha ateşli, daha kendini bilmez olduğum yıllarda, Tanrı’ya inananların, basitçe söylersem, yeterince akıllı olmadığını düşünürdüm. Dünyayı algılayıp yorumlayacak zekâya sahip olmadıklarına inanırdım. İnsanlık tarafından hayal edilip uydurulduğu bu kadar açık olan bir Şey’e tapmak, ricalarda bulunmak, garip yetenekler atfetmek, herhalde akıllı bir insanın yapacağı bir şey olamazdı. Herhangi bir Tanrı’yla yine işim yok, ama Türkiye’de 10-15 yıldır yaşanan derin siyasî yarılma bütün bunları baştan düşünmeye zorladı beni. Bir okuyucumun aşağıdaki mektubunu okuduğumda

"Okul, genç beyinlere insanlığa saygıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlık onurunu öğretir"di bir zamanlar

Okul, genç beyinlere insanlığa saygıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlık onurunu öğretir. tabii ki bu söz ulu önder mustafa kemal atatürk e ait. bu sözünü daha önce duymamıştım duysam da ne ütopik dersim zaten.tarih ödevimi yaparken devletçiliğin sosyalizm ve kapitalizmden farklarını anlamaya çalışırken okudum bu sözü. benim okulum benim okullarım belki de, hiç öğretmediler yada öğretemediler insanlığa saygıyı . insan olduğu için saygı göstermeyip kıyafetleri nedeniyle yargıladılar insanları yada seçimleri yüzünden. bizim okullarımızın bazıları sakalı küpeyi bazıları başörtüsünü bazıları, özel seçimlerimizi yasakladı. insanlığımıza saygı duyamadılar çoğunlukla. saygı duysalar bu kadar düşünce kavgaları bu kadar uzaklaştırmalar olur muydu ? benim okullarım millet ve ülkeye sevgiyi her sınıfa astıkları atatürk ve türk bayrağıyla aşılamaya çalıştılar. bir yandan da batıyı avrupa yı överek ne kadar zavallı bir ülke olduğumuzu söyleyerek ülkemizi milletimizi sevmemeyi öğrettiler. beyi

dönmek.

Resim
zor geldi dönmek gitmek dönmekten hep daha kolaydır. derler ya kuyruğunu sıkıştırıp geri döndü diye işte öyle bir şey dönmek. gidince kolaydı terk ettiklerini arkada bıraktıklarını düşünmeden gitmek. en kolayı. geri dönmekse en zoru bıraktığın insanların yanına sırt çevirdiklerine geri dönmek. ilerlememiş gibi hissetmek bazen, dönmek istememek. işte bende geri döndüm, geri değil aslında sadece döndüm. zaten sırtımı çevirmemiştim hiç giderken sadece uzakta kalmak istemiştim herşeyden, kürkçü dükkanına dönmek istedim sadece evime. döndüğümde gülen yüzler görmek, döndüğümde gördüğüm yüzlerle gülümsemek. en güzeli ve rahatı sanırım. hatta birde giderken arkanda bıraktıklarının gülümsemesi gülerek el sallamaları arkandan işte bu dedirtti yine. iki evim var gibi iki dükkan. neyse ne diyordum. gitmek dönemk kalmak karar vermek zor şeyler bunlar. hayatı hayat yapan şeyler birini terk ederken birine kavuşmak birinden ayrılırken bir başkasına kavuşmak. orta yolu bulamamak. orta yolu bulsakta yin

UTANSIN

Resim
Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın! Hey gidi küheylan, koşmana bak sen! Çatlarsan, doğuran kısrak utansın! Eski çınar şimdi noel ağacı; Dallarda iğreti yaprak utansın! Ustada kalırsa bu öksüz yapı, Onu sürdürmeyen çırak utansın! Ölümden ilerde varış dediğin, Geride ne varsa bırak utansın! Ey binbir tanede solmayan tek renk; Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
Resim
bu resmi geçen gün annemle resim kursuna gittigimde yaptım. sadece yarım saatimialmış olmasına rağmen güzel oldu gibi geldi. izmirden bir hatıra olsun diyerek bu resmi bloğumda paylaşayım dedim. daha önce hiç bu açıdan portre çalışmamıştım. yanlış yerlerde yanlış şeylermi yapıyorum ne sorusunu yine aklıma getirdi.

zamanın tıktıkları

zamanın tıktıkları güder yaratıkları kan sızan pençesinde beynimin yırtıkları hayat dalgıç ki arar denizde batıkları bak şu maymun suyuna ortaya attıkları görünmezi görmeye eremez mantıkları bir nesil özlüyorum doğrultsun yatıkları hakka dönün hakka hakkın yaratıkları NFK

içimdeki öldürme isteği

cezminin kulaklarından tutup kafasını duvara sürtmek istiyorum!!!

ev lenmek vs evlenmek

nedir bu evlenme derdi insanlarda hiç anlayamıyorum. evlenmek istemek neden onuda anlayamıyorum. biriyle neden aynı evde yaşamak istrersinki. neden sınırlarını kaldırırısın. nede özel alanından vazgeçersin. neden uyumak gibi şahane birşeyi rahat ve kendi başına yapmasssın.a ayrı evlerde kalıp, evlenmek çok mantıklı gibi geliyor bana. yani ev insana özgü bişeydir bir kabuktur içine kimseyi lamayacagın senin olan kendini dinledigin.bunu nedne bir insanla paylaşırsın ki. evlenmeyin demiyorum ama aynı evde olmak biraz yorucu ibraz sıkıcı gibi. düşünsenize gece su içmeye kalkarken uynadırmamak için çaba sarf etmeniz gerekecek. ne saçma, neyse ikinci konu evlenmek. insnalar neden evlenmek isterler. birbirlerine yeterince güvenmedikleri içinmi? evet keisnlikle evlenmekde bir güven problemi var. nedir yani evlenmek evlenmedende aile olunmazmı olunur. bir imza yada halka arz mıdır önemli olan. saçmalığın daniskası. tasmadan başka birşey değil bence evlenmek. evlenemdende başka birine bakmıyorsa

bihter-a.c. benzerligi

inanılmaz ya tanıdığım bir bihter varmışda ben farketmemişim. o bakışlar o herkesi yönlendirmeler. siz buraya biz buraya oturalımlar. off off gerçkebir bihter gördüm dün. hala etkisi içindeyim.

karalamalar.

dedi ki kız ne istersen anlatırım yeter ki bana sor her şeyi. tamam dedi o zaman çocuk ben hiç bir şey bilmek istemiyorum. senin geçmişin değil şu anın beni merak içinde bırakan, neden bu kadar soğuksun , neden gözlerin hep uzaklarda, kime tüm bu bakışların? kız hani geçmiş yoktu dedi, kime, neden diye sorarsan nasıl geçmişi bırakabiliriz, sen bir düşün dedi genç kız ve çocuğu o bankta bırakıp baktığı uzaklara doğru yol aldı. kız haklıydı aslında öğrense rahat durur muydu her şeyi kurcalayan beyni. onunda elini tutmuştur onuda sevmiştir diye diye başının etini yemez miydi. en iyisi bilmemek dedi çocuk. Çocuk aklında düşüncelerle kaldı, o parkta hiç ulaşamayacağını düşündüğü kızın ulaşamadığı boşluklarında boğuldu. edebisizdir acı geçer dedi her şey unutulur, tabi unutmak isteyene dedi bir taraftan da, bir insan için ölmeye değer mi dedi biri diğeri nereden çıktı ki şimdi bu ulaşamadığın bir insan için mi öleceksin. bu sefer diğeri bastırdı, eğer biri için ölmeyi düşünüyorsan zaten yaşa