çok beğendim bu yazıyı, Roni margulies in herhangi bir yazısını bu kdar beğenebileceğimi düşünmüyordum. paylaşmakta fayda var sanırım.
Dinsiz demek doğru olmaz belki ama, dine önem vermeyen bir ailenin çocuğu olduğum için, kendimi bildim bileli dinsiz olmuşumdur. Önce ateist sonra da sosyalist olurken aşmam gereken, aileden ve erken eğitimden gelen derin bir inancım zaten yoktu, hiç olmadı.
Şimdi olduğumdan bile daha ateşli, daha kendini bilmez olduğum yıllarda, Tanrı’ya inananların, basitçe söylersem, yeterince akıllı olmadığını düşünürdüm. Dünyayı algılayıp yorumlayacak zekâya sahip olmadıklarına inanırdım. İnsanlık tarafından hayal edilip uydurulduğu bu kadar açık olan bir Şey’e tapmak, ricalarda bulunmak, garip yetenekler atfetmek, herhalde akıllı bir insanın yapacağı bir şey olamazdı.
Herhangi bir Tanrı’yla yine işim yok, ama Türkiye’de 10-15 yıldır yaşanan derin siyasî yarılma bütün bunları baştan düşünmeye zorladı beni.
Bir okuyucumun aşağıdaki mektubunu okuduğumda, iyi ki de zorlamış diye düşündüm:
“Kadınlara ve eşcinsellere karşı ayrımcılığın yalnızca bir dinin mensuplarına mahsus olmadığı fikrinize katıldığımı ve yaşadıklarımla bizzat deneyimlediğimi belirtmek için yazıyorum size. Bir eşcinselin neler yaşadığını, doğduğundan beri tanıdığı herkesin kabul ettiği bir gerçekliğin (kadın-erkek ilişkisi) aksi yönünde davranmanın nasıl bir şey olduğunu kim ne kadar biliyor ki, herkes ahkâm kesiyor? Kaç kişi hayatında bir eşcinsel veya bir transseksüelle birkaç kelam paylaştı?
Cinsel kimlik yahut yönelimini utanmadan, çekinmeden, korkmadan söyleyebilmek ne zaman mümkün oldu da, birileri farklı olanla tanışma ve hayatı paylaşma imkânı buldu da fikir sahibi oldu?
Ben de bilmiyordum, tanımıyordum, görmemiştim.
Ta ki 35 yaşımda psikiyatri ihtisası yaptığım klinikte, poliklinik kapısı kapanıp doktoruyla başbaşa kaldığında, yaşadığı zorluklar için yardım isteyen, sıradışı cinsel kimlik yahut cinsel yönelimi olan insanları yakından tanıyana kadar.
Orada, herkesin içindeki insan ortaya çıkar. Ve insanca görmeyi başarabilirseniz ‘öteki’lerin hepsinin içindeki insanı görürsünüz. Sizin gibi sevdiğini, sizin gibi acı çektiğini, sizin gibi kabullenilmek istediğini, sizin gibi sıradan olmak istediğini görürsünüz.
İyi ki gördüm, iyi ki tanıdım, iyi ki bildim.
Ama modern (!), çağa uygun (!), eğitimli (!) insanların benim gördüğüm gibi görmediklerine, her türlü ‘öteki’ne öcü muamelesi yaptıklarına, bazılarının bir üniversite ortamında kendi yarattıkları dogmaların dışındaki her şeyi yok sayma çabasına defalarca şahitlik ettim.
Güya modern olmayan, çağdışı giyinen, 1400 küsur yıl önceki dogmalara inanan bendim.
Anlayışımı etkilemiş midir bilmem, ama ben de, içimdeki insanı göremeyip sadece başörtümü görenlerden, neler yaşadığımı bilmeden hakkımda ahkâm kesenlerden yıllardır mustariptim zaten.
Hayır. Anlayışımı sadece kendi yaşadıklarım etkilemiş olamaz. Kendisi bizzat toplumdaki yabancılaşmaların acısını çekmiş olsa da, hâlâ ‘öteki’ne yabancı ve düşman olarak kalanlar da gördüm.
Artık eşcinselliğe de, her türlü ‘öteki’liğe de ölesiye düşmanlığın, yaşam biçimi ve inanışlardan bağımsız olarak, cehaletin sonucu olduğuna inanıyorum.
Herkesin kendisi için ‘öteki’ ve yabancı olanla tanışıp hayatı paylaşmasını beklemiyorum, ama bir başkasını yok etme üzerine kurulu saldırganlık duygularını denetlemeyi, tanımadığının düşmanı olmaktan vazgeçmeyi öğrenmesini bekliyorum.
Bunun için de benden beklenmeyeni yapmayı, bir eşcinselin haklarını savunarak insanları şaşırtmayı, tabularını yıkmayı, zihinlerini sarsmayı seviyorum. Birisi eşcinsellere ‘sapık’, bir Kürte ‘terörist’, Roni Margulies’e ‘Ermeni uşağı bölücü’ dediğinde, bana da ‘gerici, yobaz, geri kafalı, dinci’ demekten geri durmayacağını biliyorum.
Çünkü ben bu ülkenin kamusal alanına kimliğimle giremeyip arabamda veya tuvalette ulusal bir kimliğe bürünsem de, birileri tarafında tehdit olarak algılanmaktan kurtulamayacak, gizli emelleri sorgulanacak, ne okusam ve ne kadar okusam da eğitimli modern bir kadın sayılmayacak, üstelik tam da korkulduğu gibi İmam-Hatip mezunu tesettürlü bir doktorum.”
http://www.taraf.com.tr/roni-margulies/makale-cinsel-oteki-dinsel-oteki.htm

Yorumlar

  1. empati yapabilen ve insanlara sadece "insan" oldukları için saygı gösterebilen bir toplum olabilseydik herşey daha farklı olurdu..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

bok böceğinin hikayesi.

zamanın tıktıkları

gossip girl vs küçük sırlar