Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

son durumlar

uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Evet uzun zaman geçti, bir sürü şey atlattım sanırım. bazılarınında sadece üzerini kapattım halının altına süpürdüm. sonucta hayat devam ediyor ve biz organik canlılarında mola verme şansı yok. Burayı takip eden varsa ki sanmıyorum ama, vet bir ayrılık atlattım. çözemedim kafamda ama halının altına süpürüdm şimdilik. ve tekrar karşılaşıncaya kadarda orda kalacak, belki de tekrar hiç karşılaşmayacağız ve ben o tozların zamanla yok olmasını bekleyeceğim. neyse ki hiç biirşeyin yok olmayacagını bilecek kadar okudum. muhtemelen enerjiye dönüşecekler ve ben bir şekilde onları harcayacagım. Bu konuyuda kapattığımıza göre. Hayatımın geri kalanına bir göz gezdirelim neler oluyor neler yapıyorum. Hala isveçteyim, çok yoğun bir şekilde çalışıyorum. çok yoğun dediğim durum şu : sabah 9 da işteyim herkes gibi, akşam genelde 7 yi buluyor çıkmam bazen 9u 10 u geçtiği bile oluyor. haftasonu bir günü kendime ayırsamda diğer gün genelde çalışıyorum. haftaiçi

kent

başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin. bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa. sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam; ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya. daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım? nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın." yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler. hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. dolaşacaksın aynı sokaklarda. ve aynı mahallede yaşlanacaksın ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların. hep aynı kente varacaksın. bir başka kent bekleme sakın, ne bir gemi var, ne de bir yol sana. nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte, yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde. konstantinos kavafis çeviri : herkül millas ve özdemir ince

ve ikinci kez, Hoşçakalın.

Ben yine gider ne zaman döneceğim belli olmadan, dönmek için bir nedenim olmadan. Çıkamadım bu depresif halimden, dönersem bir gün çıkmış olurum umarım.

Tebrikler !!!

Tebrikler bu sefer sana geliyor, Bunu haber vermezsem içim rahat etmezdi. Bu başarını kutlamak isteyeceğini biliyorum, o yüzden hala yazabiliyorken yazayım dedim. Aslında anında haber verip kutlayacaktım seni ama psikolojim el vermedi. Aslında hala el vermiyor ama senin de hakkını yemek istemiyorum. Neyse gelelim büyük başarına, ilk olarak bunu neden başarı olarak saydığımı söyleyeyim, Daha önce aramızda şu minvalde bir konuşma geçmişti budan bir 7 ay önce filan sanırım ; ......  -Bişi dicem ? Sende hiç bi değişiklik flen farketmediler mi ? ... - Bide sanırım seni mutlu etmek konusunda pek başarılı değilimm :) .... -Daha çok çalışcam sözz -Gözlerin hep işil işil olacak .... -Annen de babanda gözlerinden anlamalı mutluluğunu :( ......... O zaman başaramadığın için üzülmüştün, bir de işte böyle söz filan vermiştin, (Evet bu sözlerinin hepsini tutacagını sanırıyordum o zaman). Bu sefer BAŞARDIN ! tebrik ederim bu sefer anladılar gözlerimden mutluluğumu, o kadar net anladılar
Merhaba, bu haftasonu seninle gitme hayalleri kurdugum tatile yalnız gittim. Bu tatili ilk duydugumda heyecanla sana yazmıştım, haftasonun boş mu ? gelmiş olur musun diye, sende yine belli olmaz demiştin. Bende gelmiş olursan tatile gidelim mi iki günlük gelmemiş olursan ben seni görmeye gelirim zaten demiştim. işte yapılan bir planın daha elinde patlaması, kurulan bir hayalin daha yıkılması ile karşı karşıya kaldım. Aslında önce gitmeyeyim dedim, çünkü seninle gitmeyi çok istemiştim, ilk kamp haberini aldığımda, sonra dedimki bir yerden başlamak lazım. sonuçta sen bana hayal kurma demiştin zaten, ben kendi kendime gelin güvey olmuştum. Bazen kör oluyor işte insan oğlu. neyse dedim yaptıklarının cezasını çek özge git bu tatile ve kurduğun hayallerin beyninde patlamasına izin ver. çünkü ancak o zaman hayal kurmaktan vazgeçeceksin. Peki ne mi oldu ? Gerçekten beynim uyuştu tatilde, sürekli kendi salaklığıma kızdım. Beni sevmeyen bir insanı bu kadar sevmeme kızdım, hala sevdiğime kızdım

welcome back

Hey evet ben geri döndüm, diyerek enerjik bir giriş ayapmak isterdim ama olmadı malesef. enerjimi gıdım gıdım topladım döndüğümde, havalanı yollar ev odam üstüme üstüme geldi. az hatıramız vardı ama baya önemliymiş benim için o hatıralar, yol boyu bunları düşündüm. Neyse, ben ankarayı değil burda ki anılarımı özlemişim aslında, allahtan arkadaşlarım var da bir nebze toparlıyorlar beni. ama tabi ki bu da yaşanacaktı ve bu da atlatılacak bir şekilde, Bilseydim nedenlerini daha kolay olurdu belki. şimdi buraya dönünce acaba şu da şöylemiydi bu da böylemiydi diye diye kafayı yiyecegim.  ne olur artık bir konuş da ben de rahatalayayım sen de rahatla.
Bugün bir rüya gördüm ve size şimdi ondan bahsedeceğim. Ondan derken rüyamdan değil tam olarak ama bana hissettirdiklerinden benim aymamı sağlamasından. Bir insan bir insanla mutluyken en basitinden güler, ama gerçekten güler, gözlerinin içi parlar, uzun süre görüşmedikten sonra ki ilk görüşmelerini ertelemez, yada ilk görüştüklerinde yüzünde küçük de olsa bir tebessüm olur di mi. Yani öyle olmalı, bir sarılır özlemini giderir. bir taraf bunları yaparken diğer tarafın farkına varmaz o da  kolayca rol yapar böylece. bir taraf susunca, sessizlik çöküyorsa zaten bir problem var demektir. Ama işte siz o gözleri parlayan taraf olunca karşı tarafı göremezsiniz ta ki saçma sapan bir olayla gözünüz açılana kadar. Mazeret dediğin şey her zaman üretilir. doğum gününe geç kalınır yılbaşına geç kalınır, yemeğe geç kalınır. üretmek isteyen mazeretleri her zaman üretir. Seninle hiç katıla katıla güldüğümüz konuşmaktan çenemizin ağrıdı bir zamanı hatırlamıyorum.Ben mutluydum ama sen değildin, ve

tam zamanında gelen şiir

"ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler, bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar, hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler. ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar. ağır ağır ölür öz saygılarını ağır ağır yok edenler, kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler, ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar, daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler, bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar, bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar." Pablo neruda // ne kadar zaman aradım bu şiiri, yıllar yıllar önce okuyup çok etkilenmiştim. belki o kadar etkileyici değildir sizin için ama ben daha üniversitedeyken okuyup vay demiştim. Ölmemek lazım ağır ağır. Şimdi tekrar karşıma çıktı, umut oldu, hatırladım o günleri, evet dedim ağır a
Romantik ortamlardan hayvan gibi etkileniyorum hala. Ve hala seni hatırlatan şarkılar var heryerde. Bugun nerede olduğumu bilmedigim bir yerdeyim, denizin ortasında riga dan geri dönüyorum. Tum günü mutlu mesut düşünmeden geçiriyorum. Sonra gemide otururken, manzara fln var sohbet muhabbet arkadaşlarım fln var bir anda yine aklima geliyorsun. Nasil oluyor bilmiyorum, adini görmüyorum, seni taniyan yok, burda seninle ilgili bir anim yok. Ama yinede aklima sen geliyorsun. Beynimden kafamdan nefret etmek istiyorum, hala cok düzgün çalıştığı için her anda seni hatırlattığı için. Ama olmuyor işte ne senden nefret ediyorum ne kendimden. Hastalık gibi birşey, zamana ihtiyacım var hala fazlasıyla zamana ihtiyacım var iyileşmek için.
"bazıları hayatlarının bir roman haline getirilmesini isterler; kendilerine fevkalade görünen sergüzeştlerinin fazla beşeri olmaktan gelen adiliğini hissetmezler. "  demiş Peyami Safa, üzerime alındım şahsen. ben de o hissetmeyenlerdenim , arada hayatım fazla şiirsel gelse de aslında değil, sadece fazlaca sıradan ve ben onu romantikleştirmek için uğraşıyorum tıpkı basit bir aşk romanı gibi.
tam 15 gün hiç konuşmadan geçmiş, saymıyordum aslında günleri dün bir arkadaşım haber varmı daha iyi görünüyorsun diyince farkettim. önce bir aydır konuşmuyoruz dedim, zaman çok yavaş geçiyor dedim.bir baktım ilk sayfada adın görünmüyor artık ve tam 15 gün olmuş. 15 gün dedim 15 gündür konuşmamışız, bana sanki bir ay gibi gelmişti. zamanın hızlı geçmesini tercih ederdim, ama zaman fazlasıyla yavaş geçiyor. neyse işte sonra 15 e dayanan 30 a 60 a 90 a da dayanır dedi. alışıyorsun bak, gün saymamışsın en azından dedi. Evet dedim bende içimden gün saymayınca herşey değişiyordu zaten. öyle işte 45 gün olacak ben döndüğümde, hiç iletişim kurulmamış 45 gün. bir bayram geçecek bir ramazan bitecek.

Farketmeden

Resim
Bir fotoğraf bütün modunu düşürüyorsa, daha atlatman gereken çok şey var demektir.
acıklı bu ara herşey, depresif yazılar şiirler. okuyan yoksa benden başka ne fark eder ki. kimsenin hayatına ışık değilim sonuçta. benim ki saf karanlık. hep karanlık sanki. o değilde okuyorum arada. ekinoks geliyor aklıma sahi hangi gündü ekinoks, gecenin de gündüzün de hatrının kalmadığı gün. her yer de eşit mi gerçekten gece ve gündüz bana hiç eşit gelmeyecekmiş gibi geliyor. geceler uzamaya mı başladı çoktan. bilmiyorum. kafam artık karışık bile değil. boş karanlık. Aslında çok birşey değişmedi sanki, işte birde şu her seferinde paylaşma isteğim olmasa alışacağım bile duruma. ama işte bunu da bilsin bunu da görsün, her seferinde elinin gittiği bir telefon. ben yine de biriktiriyorum anılarımı, gün gelir biri dinlemek ister belki, gün gelir biri bakmak ister fotoğraflara belki biri merak eder. ben merak ederim mesela. gün gelir kendime hatırlatırım elimin nasıl boş kaldığını öyle ya unuturum ben bu günleri gün gelir eski halime dönerim. o zaman bu resim
git diyorsun da olmuyor işte git demekle, her şeye rağmen gidemiyor insan. ben de sana sev diyorum mesela, sevebiliyor musun? Cemal Süreya
sizin aliniz al inandim morunuz mor inandim tanriniz buyuk amenna siiriniz adamakilli siir dumani da caba ama sizin adiniz ne benim dengemi bozmayiniz butun agaclarla uyusmusum kalabalik ha olmus ha olmamis sokakta yitirmis cebimde bulmusum ama sokaklar soyleymis agaclar boyleymis ama sizin adiniz ne benim dengemi bozmayiniz askim da degisebilir gerceklerim de piril piril dalgali bir denize karsi yan gelmisim diz boyu sulara hepinize iyi niyetle gulumsuyorum hicbirinizle dogusemem siz ne derseniz deyiniz benim bir gizli bildigim var sizin aliniz al inandim morunuz mor inandim ben tam kendime gore ben tam dunyaya gore ama sizin adiniz ne benim dengemi bozmayiniz turgut uyar Bu şiiri ilk senden duyduğum yer hep aklımda. daha öncede okumuştum bu şiiri ama hiç etkilenmemiştim, doğru zaman değilmiş demek ki. senden dinlediğimde çok çarpmıştı bu şiir, biraz da alkolün etkisiyle bunu bana neden yapıyor demiştim. Neden gözlerimin içine bakıp şiir okuyor, neden ben
öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya manzaraysa ayrılığa sıfır! işte her şey hazır acılarımla iki lafın belini kırdık yokluğunda bir kuş sütü eksik yalnızlığım ve ben seni çok bekledik cemal süreya
geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor. neyi özlediğini, kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum. kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor. aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için bir aptal gibi görünme riskini göze alıp alamayacağını bilmek istiyorum. ay'ın etrafında hangi gezegenlerin döndüğü beni ilgilendirmiyor. kederinin merkezine dokunup dokunmadığını, hayatın ihanetlerince açılıp açılmadığını, daha fazla acı korkusundan kapanıp kapanmadığını bilmek istiyorum. saklamaya, azaltmaya ya da düzeltmeye çalışmadan benim ya da kendi acınla oturup oturamayacağını bilmek istiyorum. benim ya da kendi neşenle olup olamayacağını, insan olmanın sinirliliğini hatırlamadan, bizi dikkatli ve gerçekçi olmamız için uyarmadan çılgınca dans edip, coşkunun seni parmak uçlarına kadar doldurmasına izin verip vermeyeceğini bilmek istiyorum. bana anlattığın hikayenin doğru olup olmaması beni ilgilendirmiyor. kendi kendine dü
"Kime anlatacağımı bilemedim, ama not birakmadan da gitmek istemiyorum. Bir rüya gördüm bu gece, doğru ise, sevdiklerime bir mesajım var. Ailem sizi cok seviyorum, ikinci ailem dostlarim xoxom sizleri de cok seviyorum.ve evet seni de cok sevdim. Annem, merak etme annanemin yanına gideceğim Allah izin verirse. Neyse bir gün icinde birsey olmazsa duzenlerim bu girdiyi. Herkes lütfen hayatına devam etsin, ve birşey olursa da, zaten haberim vardı olacağından. Sevgiler, saat: 4:44" evet bu mesajı gece yazdım gerçekten öyle bir rüyadan uyandım ki, kalbim deli gibi çarpıyordu sakinleşmek için uzun süre beklemek zorunda kaldım. tabi ki rüya uzun ama ilk kısmı önemli değil, rahmetli anneannem vardı bir yerde kapının agzında, ve benim yanımda kuzenim vardı. önce kuzenime sarıldı senin ömrün bugün bitiyor oğlum dedi, sonra herkes benim kadar uzun yaşamıyor malesef dedi. ve kuzenimle annesi vedalaştılar, ve annanem bana döndü, sen ondan önce öleceksin bugün, herkesle vedalaş dedi. onda
Beni tanıyanlar bilirler, çok uzun süre hayalim harp okuluna girmekti, ortaokuldan beri filan. Neyse sonra üniversite sıavında yüksek puan alınca gaza gelip gittim odtü yazdım, pişman oldum bıraktım tekrar girdim, bu sefer zatn üniversitede olduğum için puanımı kırdılar, yüksek puan yapmış olmama rağmen giremedim fln fln. geçmiş zaman tabi bunlar yıl 2004 2005 fln. sonra ben okudumda okudum ama hep aklımda kaldı asıl olmak istediğim meslek, hep acaba dedim. sanki orda hep daha mutluymuşum gibi geldi. Tabii ki şimdi harp okuluna gitme gibi bir şansım yada durumum yok 6 yıldır üniversitede çalışıyorum ve isteyerek girdim bu yola. Neden yazıyorum şimdi bu yazıyı, bir haber gördüm üniversite 3 ve 4. sınıflardan hava harp okuluna başvuruları açmışlar. belli sınavlara girip harp okuluna geçiş yapıyorsun. Benim zamanımda o kadar zordu ki girmek harp okuluna, sırf o okula girebilmek için çalışmıştım sınava. öss ye çalışırken bir yandan da spor yapmıştım sınavları geçebilmek için fln. Şimdi bu
Tur bindirmecelerde son hızla ilerleyen arkadaşımızın çocugunun ilk mezuniyet resimleri düştü facebooka. Abi burdan sana sesleniyorum 4 5 yıl birlikte lisans okuduk, sen o arada ne yedin ne içtinde mezun olunca böyle bize tur bindirmeye başladın. ilk evi aldın eyvallah dedik, arabayı saymıyoru onu arada bizde aldık, sonra evlendin ona da neyse dedik, çocuk yapıp aramızdaki farkı 3 e çıkarttıgında dur artık dedik, gittin ikinci evi aldın, hadi karısıda çalışıyor normal dedik de, ufaklıgın ilk diploması diye diploma paylaşmak nedir ya ! vallahi sinirlerim bozuluyor görünce :) neyse bu işin şakası tabi ki, ama her haber geldiginde yine mi diyoruz geri kalan arkadaşlarla içimizden, sonra biri biz nerde hata yaptık diyor, sonra öbürü belki onlar hata yapıyordur diyor fln. neyse bu da genel bir geyiğimiz burda dursun 5-0 farkla önden iilerleyen arkadaşa da sevgilerimi iletiyorum burdan. belki de o 5 0 geriden geliyordur who knows?
Böyle bir huzur geleceksen her fırtınanın ardından, essin rüzgarlar ta ki ölümü uyandırana dek. Othello
"Mutluluk zor zanaat, özellikle de konu başkalarının mutluluğu olunca. İnsan eğer sorgulamaksizin kabullenmeye sartlandirilmamissa, mutluluk, gerçekten çok daha zor bir uğraş."
seviyorsam demek ki.