Bugün bir rüya gördüm ve size şimdi ondan bahsedeceğim. Ondan derken rüyamdan değil tam olarak ama bana hissettirdiklerinden benim aymamı sağlamasından.
Bir insan bir insanla mutluyken en basitinden güler, ama gerçekten güler, gözlerinin içi parlar, uzun süre görüşmedikten sonra ki ilk görüşmelerini ertelemez, yada ilk görüştüklerinde yüzünde küçük de olsa bir tebessüm olur di mi. Yani öyle olmalı, bir sarılır özlemini giderir.
bir taraf bunları yaparken diğer tarafın farkına varmaz o da  kolayca rol yapar böylece. bir taraf susunca, sessizlik çöküyorsa zaten bir problem var demektir. Ama işte siz o gözleri parlayan taraf olunca karşı tarafı göremezsiniz ta ki saçma sapan bir olayla gözünüz açılana kadar.
Mazeret dediğin şey her zaman üretilir. doğum gününe geç kalınır yılbaşına geç kalınır, yemeğe geç kalınır. üretmek isteyen mazeretleri her zaman üretir.
Seninle hiç katıla katıla güldüğümüz konuşmaktan çenemizin ağrıdı bir zamanı hatırlamıyorum.Ben mutluydum ama sen değildin, ve ben bunu göremedim. Mutlu olsaydın olurdu. sevseydin kalırdın.
Şimdi fark ediyorum birçok şeyi,
Ben de etrafımda karanlığın elli tonunu yaşayan bir insanı hak etmiyorum. Muhtemelen benim yanımda o kadar karamsardın, muhtemelen sevmeye ve mutlu olmaya çalıştın ama olamadın, olamadıgını fark ettikçe üzüldün belki de. ikmizde mutlu olabileceğimiz insanları hak edecek kadar iyi insanlarız.
Bizimki yarım kalmış bir hikayeydi belki de bunlar yaşnamasa hep aklımızda kalacaktı acaba diye, ama şimdi bitti. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bok böceğinin hikayesi.

zamanın tıktıkları

gossip girl vs küçük sırlar