yine tırnaklarımı boyarken hayatım üzerine düşündüm. hayatım değil aslında davranışlarım demek daha doğru olur sanırım. düşündüm, düşündüm baya baya düşündüm. sonra bu halimle mutlu olduğuma karar verdim. bende biliyorum, soğuk ve kapalı bir insan olduğumu , hatta bu oranın günden güne arttıgını. ama bazen insanlarla tanışmak ve konuşmak o kadar gereksiz geliyor ki. gereksiz derken zaman kaybı gibi gereksiz. yani ben şahsen bizzat kendim dururken diğer insanlarla neden vakit geçireyim diyorum bazen. hatta bazen değil sıksık. çünkü diğer insanlara alışıp ondan sonra onlarla konuşma isteği doğabilir içimde, ve onlarla konuşmadığımda mutsuz olabilirim. o zamn neden bu riski alayım ki diyorum. bir insana alışmanın ne kadar kötü birşey olduğunu biliyorum, insan çünkü alıştığın şey belkide en güvenilmez varlık dünyadaki. bir insana alışmakdansa bir elmanın varlığına alışmak daha güvenilir geliyor bazen. bazende düşünüyorum işte böyle bazen
bok böceğinin hikayesi.
bir varmış bir yokmuş bir gün bok böceği er adam aramaya karar vermiş artık evlenmek istiyormuş. Neyse gel zaman git zaman düşmüş yollara. ilk olarak bir çobanla karşılaşmış çoban nereye gidersin böyle bok böcüğü demiş, bok böcüğü kızmış sen bana bok böcüğü diyemezsin demiş, tamam demiş çoban ne diyeyim, saçı uzun sellen kadın kendi küççük hükmü büyük gelin kadın diyeceksin demiş. tamam demiş çoban söyle bakalım saçı uzun sellen kadın kendi küççük hükmü büyük gelin kadın nereye gidersin demiş. bok böcüğü de er adam ararım demiş. çoban ben olurum senin erin demiş, dur bakalım demiş bok böcüğü beni neyle döversin evlenirsek, çoban bakınmış etrafına seni sopamla döverim demiş. olmaz demiş bok böcüğü o sopa çok büyük ben dayanamam ona demiş, ve yoluna devam etmiş. derken dere tepe düz gitmiş bir arpa boyu yol gitmiş, bokböcüğü fare ye rastlamış fare nereye gidersin bok böcüğü demiş. bok böcüğü yine kızmış bok böcüğü değil saçı uzun sellen kadın kendi küççük hükmü büyük gelin kadın diyeceks
Yorumlar
Yorum Gönder